20 Ocak 2010 Çarşamba

Uyu uyuyabilirsen...

Saat sabahın 6'sında uyumaya calıştıysanız daha önce kesin acı kaybımı anlarsınız.Benim uyku sizlere ömür efendim.Gece calışıp ta, sabah eve gelip uyuyanlara Allah sabır versin.Düşünsenizi neredeyse tüm Türkiye (komadakiler,gece çalışanlar,gözü açık uyuyanlar ve de tüm dünya ile baglantısını kesenler dışında) uyanırken siz daha yeni uyumaya çalışıyorsunuz. Peki bu ilk defamı başıma geliyor. Hayır aynı ay içinde 16 gün önce gene yaşamıştım bunu ama o zaman tren kaçtı artık diye tüm gün uyumamıştım. Bugun ki konumuz eger sabah 6'da uyumuya çalışırsanız en çok nelerle karşılaşabilirsiniz bu uyuma cabanızda? 6'da girdim yataga, öncelikle insan kendi beyninden kaçamıyor bu kadar beyni doluyken. ilk işimiz bir cerrah edesıyla beyni çıkarıp komidinin üstüne koymak.Komidin diyorum isteyen beyni biraz kirlensin, kötü fikirlerle dolsun diye yere de koyabilir.Ben bu aşamayı yarı yarıya atlattım.Yarısı kafa tasının içinde,yarısı komidinde.Gözlerimi kapadım ve Beethoven'ın dokuzuncu senfonisinin en bilindik kısmı yarı beynimde çalmaya başladı.Tabi o arada ben seviniyorum aman Allahım heralde ben de bir müzik dehası falan vardı ve bu sabahın köründe meydana çıktı hem de yarı beynim var ya bir de tam beynim olsaydı diye ."Bu dünyada herşey geçer. Yanlız sana dost kalır İnsanlığa doğruluğa. Göğsünü aç korkma sakın. Hür doğmuştur insanoğlu. Hür yaşamak hakkıdır ..."


Bir yandan da neşeye şarkı modunda eşilk ediyorum.Hani her şeyi çevirme özelliğimiz vardır hemen benimser türkleştiririz.Vay be zakibe bu ne enerji derken, o saniyeler içinde aslında onun bir uyandırma melodisi anlamam geç olmadı.Acı gercek bir müzik dahisi değilmişim.Neşeye şarkı devam ettikce "uykulu doğmuştur insanoğlu uyku onun hakkıdır..." diye mırıldanırken. Yukarı dairede ya da aşağı dairede uyuyan insan, uyanmış olacaktı ki müzik ile bağlantım bir anda kesildi.İşteee uyuyorum derken banyonun ısışı yandı ev halkından biriydi bu ama konuşmadığı için kendi kendine, anlayamadım hangisi olduğunu.Kısa sürdü ve ışık kapandı.Tamam bu sefer uyuyorum derken, yan dairedeki çocuklardan biri yatağımın da dayandığı duvarı tırmalamaya başladı. Yanlış duymadınız, resmen yan dairede sene 1984 yer Elm sokağı ve Wes Craven, Freddy Krueger’ı yaratıyor. Bu seferde insan düşünüyor acaba uyumak için uğraşırken uyudum da Freddy abi ülkeleri karıştırdı bir de bula bula benim şehrimi buldu beynimde beni mi öldürmeye geldi. Peki ben bunu atlattım mı tabi ki atlattım bunu da.Ve uyuyorum bu sefer derken kalorifer borularından darbuka havası çalmaya başladı. Ben "ayılana gazoz, bayılana limon " diye eşlik etmeye başladım bu sefer ama bu 9. senfoni kadar uzun sürmedi derken 5-10 dk geçmiş olacak ki başladık yine 9. senfoniye.Komşumuz uyanamamıştı daha.Tam olarak daireyi bilsem ben guguk kuşu misali kapılarında gidip ötecektim, uyansınlar diye.Komşularımı da çok düşünürüm hemen beliritiyim.Onlar uyansın ki ben uyuyabileyim. Komusumuz uyandı benim guguk kuşu fikrim çok çekici gelmemişti heralde, tehdit sağlamdı. işte bu sefer derin sessizlik içine bırakmıştım ki kendimi hıh bu eksikti oldum. diyorum ya uyanıyor doğa, kuşlar günaydınlaştılar ve şarkılarını mırıldanmaya başladılar balkonda, o anda servisler de uyandılar. "hani benim teflon tavam "diye etrafa bakmadım değil. Kendimi bayıltmalıydım bu yazının en başında, onu anladım. Belki de komidine bırakmalıydım beynimin tamamını ama herşey o kadar basit değil benim için şuanda. Tamam uyuyorum söz bakın bu sefer uyuyorum.İyi geceler:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder