21 Ocak 2010 Perşembe

...

Hadi bulalım su kaybettiklerimizi.Nerdeydi diye bir düşünelim.Nereye koymuştum ve nerde unutmustum. Çok karanlıktı göremiyordum, bulamıyordum.Yalan. Aydınlıktı işte ama nereye koymuştum, nereye saklanmışlardı benden kaçıp. Darmadagın ev, gidişinle her şeyi kırdım döktüm dağıttım, evde sağlam bir yeri kırılmadan duran sadece ben kaldım. Sehpanın bacagını kırdım. Tüm gün evde topalladı.saramadım kırdıgım bacagını. Ne alçım vardı ne sargı bezim.Sarsaydım da eskisi gibi koşabilecek miydi evin içinde. Hayır. O zaman topllamalıydı dört nala. Duvarda bana kırgın kırgın bakan aynaya baktım, dün gece kırdım onun kalbini, eline verdim. Kanlar akıyordu kırılmış her parçasından. Her parcada lanetlenmiş gibi suratıma bakan o kişiyi gördügümde, bir kez daha yıkıldım. Bu ben miydim? Hayır değildim.Her parcada hayatımdan bir ben. Kimi gülüyor kimi aglıyor kimi susuyor kimi çığlık çığlıga. Alıyorum sopayı veriyorum cam parcalarında duran en sinirli bana. Vur diyorum vur hadi .Acımayacak biliyorum çok sinirli bana,gecmişten kalma acı bir münasebetimiz var onunla.Affedemiyor beni. Kaldırıyor sopayı acımadan vuruyor aynanın karsısında duran bu üzgün insana. O anda kafamın dagıldıgını hissediyorum. Ama ne kan var ne de kırık. Sopanın kafama carpması ile düşüncelerim,hayallerim ve geçmişim parca parca dağılıyor etrafa. Bir kısmı duvara yapışıyor bir kısmı havada gözlerimin önünde uçuşuyor. Yine olmadı yapamadın di mi? der gibi bakıyorum sinirli bana. Acıysa acı işte bu kafanı patlatmaktan daha iyi der gibi bakıyor o da bana. Bir süre bakışıyoruz, susuyoruz. İçimizdeki tek ortak nokta aglamamız oluyor o anda. Gözyaşları kırıklardan süzülüp gözlerime doluyor.Dolan yaşlar gidecek uzak bir yerler yar arıyor yeşili en yeşil daglarda, mavisi en mavi gökyüzünde. Duramıyor gözlerimde, utanıyor yanaklarımdan akmaya. Oysa nekdar severdi yanaklarımı,öperdi her gece yatmadan önce. Artık o bile öpmüyor kacıyor benden. Yazdım acıklı sonumu bekliyorum. Ne demiştin "sonu olmamış bence". "fazla mı mutlu bitti sence" "evet biraz daha hüzünlü biterebilirlerdi daha etkili olurdu". Bu sefer bizim elimizdeydi nasıl bitecegi. Fazla mı hüzünlü oldu bee buda.Neyse tam istedigin gibi şimdi herşey sonumda.Kahvede bol şekerli, filmde en hüzünlü son, yeryüzünde yagmur, ruhunda iyi biri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder