22 Ocak 2010 Cuma

öylesine...

yine bilmiyorum
ne cok sey bilmiyormusum
en azından bilmedigimi biliyorum
kanmaya meyilliymişim kanarken devrilmişim uçmuşum meyilden
sapmışsım kendimden
bir bakmışım bakmışım
evet sadece bakmışım
görmemişim
yolda dilenen bir körmüşüm
gözlerimi vermişim kör küçük bir kıza
ne iyi etmişim
o görmüş benim yerime yoldan gecen kırmızı arabayı
sadece kırmızı arabayı görmemiş camının kırık oldugunu
içinde ağlayan kadını, sinirli adamı görmüş
ben ne görebilirdim sadece
arabayı.
kırmızı ne demek bile bilmeden arabayı görürdüm.
düş düş hangi düş?
düştügün düş
ben görmedim duymadım ve inan bilmiyorum deyip
kactıgın düş
kacarken kırdıgın, vurdugun,sakladıgın
ardına bakmadıgın hani
ödlek bir tavuk gibi tüylerini bıraktıgın
sonrada tüylerimle mutlu olsunlar dedigin
salagı oynadıgın.
cok iyi oynadın salagı aferin
okulda alamadın 5 yıldızlı pekiyi
simdi al kurdaleli karneni
sok kalbine ve kac yine
ben kactıkca saplandı dagınık bir rüzgar beynime
gectigim sokakların adını değiştiriyorum kendime
dönüyorum dönüyorum bir elim kula dönmüş bir elim Allaha yakın
döndükce biliyorum döndükce görüyorum
kac tellak temizler bir kese atıp bu dünyanın kirini
kac defa kırklanır tüm bu birikimden uzak darmadagın benlikler
kaç defa tövbe ettik kaç defa bozduk
Geldik yine baş köşeye oturduk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder